İmamoğlu’ndan Erdoğan’a tepki: Bu nasıl bir kibir?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’nin Çatalca Belediye Başkan Adayı Erhan Güzel ile birlikte halkla buluştu.
Halk buluşmasında İmamoğlu’na eşi Dilek Kaya İmamoğlu da eşlik etti. İmamoğlu, konuşmasının başında meydanda taşınan pankartları tek tek okudu.
“KANAL İSTANBUL DEYİNCE GÖZLERİ FIRFIR DÖNÜYOR”
“Ekrem abi seninle olan aşkımız, çiftçinin borcu gibi hiç bitmesin” pankartını okuyan İmamoğlu şunları söyledi:
“Allah korusun. Çiftçinin borcunu bitireceğiz. Çiftçiye desteklerimizi tam iki katına çıkaracağız önümüzdeki dönemde. İstanbul'da çiftçiye bir ver 10 al. 2 ver 50 al. Bereket bu bereket. Bir avuç insana bin ver bir lira gelmez sana. Çiftçiye ver bereket gelsin İstanbul'a.
Emekliye ver. Emeklinin başı öne eğildiği zaman bu milletin başı öne eğik demektir. Bunlar saygıyı, hürmeti bile ezdiler. Emekliye verilecek bir lirayı bütçeye yük diye tariflediler. Bak bak bak…
Ama Kanal İstanbul deyince gözleri böyle fırfır dönüyor bunların. İçinde bir para işaret. Adını söylemeyeceğim. Anladınız siz ne olduğunu.
Bu güzel şehrin havasını, suyunu, toprağını, çiftçisini, memleketin boğazını, o güzel coğrafyayı, tarihini, maneviyatını bu bir avuç insana, bu kardeşiniz muhafızlık yapacak; onlara yedirmeyeceğiz”
“BENİM BİLDİĞİM KABİNE ANKARA’DA OLUR”
“İmamoğlu kabineye karşı” pankartını görünce de İmamoğlu “Bu kabine kim? Sen biliyor musun kabineni kim olduğunu. Ben de bilmiyorum. Kim o kabineyi bilen var mı? Kimdir kabine? Benim bildiğim kabine Ankara'da olur. Bunlar toplanmış İstanbul'a gelmiş. Haberiniz var mı? Misafir edecek miyiz onları? Edelim, edelim. Sandıkta misafir edelim, sandıkta. 23 Haziran'da etmiştiniz ya, 806 bin kez. Hatırlıyor musunuz? Onu kaça katlarsınız ben bilmem. Benim bildiğim İstanbullu ne hak yer, ne de hakkını yedirir” diye konuştu.
İmamoğlu “8 adımda geldim Ekrem Başkanım” pankartı üzerine de “O kadar zekice yazmış ki ‘8 adımda’ dememiş. ‘Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz adımda’ demiş. Yani anca ondan alınır. Haklısın” diye espri yaptı.
“O DEVİR BİTTİ”
Çatalca’nın önceki dönemde İBB tarafından ihmal edildiğini söyleyen İmamoğlu şöyle devam etti:
“Tarımla ilişki kurabileceği her sahasına özenle baktık. İBB tarihinde ilk kez tarıma destek oluyoruz. Çiftçi sayımız on katına çıktı. 700-800 iken 8 bin 200’e ulaştı. 8 bin 200 üzerindeki çiftçimize tohum, fide, silajlık mısır, yem verdik.
Mazot desteği verdik. Bir şeyin altını çizeyim. Çatalca'da o parti var diye buraya ayak basmayan, 10-15 yıl uğramadı büyükşehir belediyesi. Biz partizanlık yapmadık, yapmayız. Ben memleketimin hiçbir insanını birbirinden ayırmadım ki belediye başkanını birbirinden ayırayım.
Bunlar öyle yapmaz. Parti devleti kurmak istiyorlar. 100 seneyi aşmış Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş Allah'ın bir lütfu. Bir çift mavi göz gelmiş milletimizin atasıyla, dedesiyle cumhuriyeti kurmuş, bize emanet etmiş.
Ve bize görev vermiş; bu şehri, bu ülkeyi koruyun. Cumhuriyet ne diyor biliyor musunuz? Her insan eşit. Birbirinden şu kadar üstünlüğü yok, şu kadar. Cumhuriyet'te yönetici, vatandaşına şefkatle bakar. Yönetici, vatandaşına sert bakamaz. Talimat veremez, had bildiremez.
Öyle oy verenmiş, oy vermeyenmiş yok. O devir bitti. Öyle mülk sahibi falan yok. Mülk sahibi 86 milyon yurttaş. Onun için ‘ben karar verdim olacak’; o iş bitti kardeş. Kanal İstanbul gibi felaket projelerine nasıl dur dediysek dur demeye devam edeceğiz. Asla izin vermeyeceğiz.”
“RANDEVU VERMEDİLER, TELEFONUMA BAKILMADI”
İmamoğlu “Tabii ki vatandaşın seçtiği her yönetici başımızın üstünde. 5 yıl boyunca her ilçeye gittim. Ev ziyaretine giderken bile gittiğim yerin belediye başkanı kimdir diye bakmadım. Davet ettim. Gelen oldu gelmeyen oldu. Buradaki arkadaşımız gelmemeyi tercih etti. Kendi bilir. Yolu açık olsun. Ama ben her gittiğim yerde belediye başkanını davet ettim. Ben çünkü saygı duyarım. Saygı göstermeyen kendine yapar. Çatalca'ya 17 resmi ziyarette bulundum. Hiç ayrımcılık yapmadık. Çünkü ben ilçe belediye başkanıyken bir kez bile ziyaretime gelinmedi. Randevu vermediler. Telefonuma bakılmadı. Kendime yapılmasını istemediğim bir şeyi başkasına yapmayacak kadar anne-baba terbiyesi aldım” dedi.
ERDOĞAN'A RANDEVU TEPKİSİ: BU NASIL BİR KİBİR?
Göreve geldiğinden beri İstanbul’un sorunlarını konuşmak için defalarca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu istediğini ama kendisine randevu verilmediğini hatırlatan İmamoğlu şöyle devam etti:
“Ayrımcılığa uğradık. Böyle bir şey olabilir mi? Bir kere bile randevu vermedi. Sadece ilk seçildiğimizde fazla ısrarcı olunca 30 büyükşehir belediye başkanını davet etti.
Ne tesadüfse -30 kişinin orada herkesin önünde ismi yazıyor- bana kırık sandalye denk geldi. Bak, bak, bak. Az kalsın düşüyorduk. Allah'tan sporcuyum da yerden ayağa kalktık hemen.
Sonra da bana bana demez mi; ‘Bak israf ediyorsun, sandalyeyi kırdın.’ Dedim ki ‘Vallahi birincide değil ama ikincide daha sağlam oturuyorum.’ Şimdi tabii işin esprisi ama bu gerçek.
İBB Başkanı, 16 milyon insanın belediye başkanına randevu vermemek, yanıt vermemek, bu nasıl bir kibir? Başka da bir randevu talebimize yanıt almadım zaten.
Onlar zannetti ki İmamoğlu'nu yok sayarsak, İmamoğlu'nun işlerine engel olmaya çalışırsak, İmamoğlu da böyle yerine sinecek. Bir dahaki seçimi de İstanbul'da kolayca alırız zannettiler. Öyle mi? Pışık… Biz öyle pes eder miyiz? Mümkün mü? Etmeyiz.
Ya ben hayatımda bir tek şeyi hiç yapmadım. Asla yılmadım. Ama yıldırırım. Ne kadar kötülük yaparsa yapsınlar biz daha fazla çalıştık. Engel çıkardılar, daha çok koştuk. O yüzden 5 yılda onların dönemine göre daha az gelir elde ettiğimiz halde onların iki katı iş yaptık.”
“16 MİLYON İSTANBULLU YANLIŞA EVET DEMEZ”
“Bu seçimi tekrar kazanacağız” diyen İmamoğlu özetle şunları söyledi:
“31 Mart'tan sonra her şey çok daha güzel olacak. Çünkü 5 yıl boyunca engelleyici tavrın işe yaramadığını görecekler bu pazar günü. Engellemenin yanlış olduğunu, o parti-bu parti demenin yanlış olduğunu bu halkımız onlara öğretecek. Milletin efendi olduğunu anlayacaklar.
Ne olacak ondan sonra biliyor musunuz? Hemen geri adım atacaklar. Yöntem değiştirecekler. Uyguladıkları planın yanlış olduğunu görecekler. Geri adım atacaklar. Hem de tam vites. Bakın yıllardır imzalamadıkları projelerimizi tek tek imzalayacaklar. Engeller tek tek kalkacak.
O yüzden 31 Mart'tan sonra her şey çok güzel olacak. Sizin sayenizde olacak. Siz yanlış yapana haddini bildiren insanlarsınız. Benim yurdum insanı, 16 milyon İstanbullu yanlışa evet demez. Vicdanıyla, ahlakıyla hareket eder.”
“EKONOMİYİ BEN BİLİRİM DEDİ, YANDIK”
“En büyük meselemiz hayat pahalılığı değil mi? Yüksek enflasyon değil mi? Mayıs seçimlerinde vaatler verdiler mi? Her şey güzel olacak dediler mi? Hayat pahalılığı iki kat arttı. Bakın yıllardır akla bilime, ekonomi kurallarına aykırı işler yaptılar. Biz de ceremesini çekiyoruz.
Çiftçi ceremesini çekiyor. Emekli ceremesini çekiyor. Öğrenci ceremesini çekiyor. Niye oldu biliyor musunuz? Bir kişi çıktı, ‘ekonomiyi ben bilirim’ dedi, yandık. ‘Ben ekonomistim’ dedi mi? O gün yandık işte.
Ekonomi yüzümüze bir daha gülmedi. Bir bakan ‘gözümüzdeki parıltıya bakın’ dedi. Ne parıltı kaldı ne bakan. Şimdi ne diyor? ‘İyi ücret veriyoruz ama bir- iki ayda eriyor.’ Yakında enflasyonu suçlarsa şaşırmayın. ‘Zam vermeye gerek yok, nasılsa verdiğimiz zam eriyor’ diyen ekonomi aklını bana biri öğretsin. Ya enflasyonu siz yarattınız.
Hani faiz düşmandı? Faiz aldı başını gidiyor. Milyarlarca dolar bozdular, sırf bu seçim için. Neymiş? Dolar artmayacakmış. Tutabiliyorlar mı doları, euroyu? Tutamazlar. Enflasyon düşmez.
Enflasyonu istediği kadar suçla. Suçlu, sizsiniz. Siz ekonomiyi yönetemediniz. Siz bir de kalktınız, Kanal İstanbul projeleri için parayı vermeyi göze alıyorsunuz ama emeklilere vereceğiniz birkaç lirayı fazla görüyorsunuz.
Kanal felaketine para verirken güzel, emeklinin başı öne eğilirken ona vereceğiniz parayı bütçeye yük görüyorsunuz. Dertleri başka. Onların derdi millet değil. Onların derdi millet olsa, emeklinin yanında olurlar.
Onların derdi millet olsa, mülakatı kaldırırlardı. Ama kaldırmazlar. Çünkü işlerine gelmez. Çünkü daha yapacakları kötülükler var. Bakın bir yıl geçti neredeyse seçimin üzerinden. Verdikleri vaatleri tuttular mı? Sanki yokmuş gibi davranıyorlar.”
“BAKAN İSRAFI YAPIYORLAR”
“Şimdi ne olacak biliyor musunuz? Dürüstlük kazanacak. Vicdan kazanacak vicdan. Onların işi ihanet, israf. Bunlar şimdi ne yapıyorlar? Kendi adaylarını desteklemek için ‘bakan israfı’ yapıyorlar. 17 bakana işi gücü bıraktırdılar. Hadi İstanbul'a dediler.
Yurt dışından biri gelse Ankara'da bakan bulamayacak. Bunlara milletimiz öyle bir ders verecek ki; tam gaz geri doğru Ankara'ya dönecekler 1 Nisan'da. Yanlış yaptıklarını anlayacaklar. Temennim bir Nisan itibariyle artık devlet adamı ciddiyetine yakışır hareket etmeleri.
Bizim başka bir beklentimiz yok. İstanbul Büyükşehir Belediyesi önemli. İstanbul'un seçimi çok önemli. İstanbul'un seçimi Türkiye'nin morali olacak, demokrasinin morali olacak. Dürüstlüğü kazandığı seçim olacak.”